Sayfalar

11 Ekim 2013 Cuma

İnsan beyni kaç GB?

İnsan beyni kaç GB
İnsan beyni kaç GB?
Akademisyen Sinan Canan, insan beyninin kocaman bir bellek olduğunu söylüyor.

-Belgesel video- Gelecekte hacker'lar beyninizi ele geçirecekler - Uzaktan zihin kontrolü (History Channel)

hacker
hacker


-video- Gelecekte hacker'lar beyninizi ele geçirecekler - Uzaktan zihin kontrolü

İnsanların akıl sağlığını bozan elektromanyetik silahlar ve dozerlerle gömülen Irak askerleri (Zihin kontrolü)

zihin kontrolü
zihin kontrolü


"Tüfek icat oldu mertlik bozuldu" diyen Köroğlu, bu silahlar karşısında kim bilir ne diyecekti?
(...)
ABD Körfez Savaşında Bu Silahları Kullandı mı?

The Core: Çekirdek; Dünyanın manyetik alanı oynamaya gelmez

the core
the core


İçinde Amerikan Genel Kurmay Başkanının da bulunduğu bir gurup ahmak, yaşadıkları hayatın monotonluğundan sıkılmış olduklarından olsa gerek, heyecan verici deneyimler yaşamak isterler. Hani 'İnsanın başına ne gelirse meraktan gelir.' denir ya, bunlar da tutup 'Dünyanın doğal elektromanyetik alanına, ürettiğimiz yapay elektromanyetik alan ile müdahale edersek ne olur?' gibi çılgınca sorularını, çılgınca bir projeye dökerler. Tabii, kimsenin bu olan bitenden haberi yoktur. Ta ki, bu ekip, bu çabalarının sonucunda dünyanın bütün dengelerini alt üst edene kadar. 

5 Ekim 2013 Cumartesi

Sanal kimlik hırsızlığı hakkında her şey!

sanal kimlik hırsızlığı
sanal kimlik hırsızlığı


Gelecekte parmak izi ve göz irisi gibi biyometrik verilerimiz de çalınacak! Ve sonra...


"Kimlik hırsızlığı" dendiğinde günümüzde akla çoğunlukla veri hırsızlığı geliyor, fakat gelecekte bu daha da ileri gidecek. Parmak izleri, ses ve göz irisi gibi biyometrik veriler siber suçlular için başlıca hedefler olacak."

Teknolojinin ilerlemesiyle birlikte özel hayatın kontrol altında tutulması da git gide zorlaşıyor. Bunun en güncel örneklerinden biri İngiliz Prensesi Kate Middleton'ın eşiyle birlikteyken çekilen samimi pozları. Bu pozların insansız hava aracıyla mı yoksa bir teleobjektif ile mi (belki de ikisinin bir kombinasyonu) çekildiği bilinmese de, bu fotoğrafların ortalığı karıştırdığı ve sahibine büyük miktarda para kazandırdığı bir gerçek. Gelecek yıllarda etkiler, belki de, sadece bunlarla sınırlı kalmayacak. Çünkü günümüzde magazinciler "sadece" video ve fotoğraf çekimleriyle yetiniyorlar, fakat yakın gelecekte bunlara parmak izi, göz irisinin yüksek kaliteli fotoğrafı, kalp sesi ve hatta daha pek çok farklı şey de eklenebilir. Teknoloji geliştikçe biyometrik hırsızlığın da artacağı kaçınılmaz bir gerçek, üstelik sadece ünlüler için değil!

"Hatalı" politikacılar felakete yol açıyor

Biyometrik özellikler başka yönlerde de kullanılabilir ve hatta bunun ilk örneklerinden biri de sesle ilgili. Bir başkasına istediğiniz her şeyi söyletebilirsiniz, hatta doğum günü şarkısı bile! Üstelik bu kişi eski Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Geroge W. Bush bile olabilir!
"Bush-o-Matic": Eski A.B.D Başkanının ufak bir avatarının olduğu bu sitede eski başkana ister kendi yazdıklarınızı, isterseniz de sitede hazır bulunan yazıları, şarkıları söyletebilirsiniz. Henüz Beta aşamasında olan bu site, gelecekte ses tanımlamanın bile güvenli olmayacağına en basit örneklerden biri.
Bunun dışında, eski Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy Fransa'daki Romen mahallelerinin kaldırılması sırasında, Almanya Başbakanı Angela Merkel'in kendisine destek verdiğini ve yakın zamanda Almanya'daki Romen mahallelerinin kaldırılması için çalışmalar başlatacağını iddia etmesi üzerine tüm dünyadaki borsalar altüst olmuştu. Oysa bu "yanlış anlaşılma" kısa bir süre sonra Merkel'in sözcüsü tarafından yapılan bir açıklama ile düzeltilmiş ve iki liderin arasında böyle bir konuşma geçmediğinin altı çizilmişti. Sahte başbakanın yarattığı bu etki bile kimlik hırsızlığının yol açtığı ve ileride açacağı sorunlara ufak bir örnek.
İnsanın elektronik olarak ölçülmesi
İnsan vücudunda sayısız kişisel özellik var ve bunların hepsi de elektronik olarak işlenebilir. Teknik gelişmelerle birlikte bu özellikler daha detaylı olarak kayıt altına alınabilir, üstelik uzak mesafelerden bile.
Günümüzde magazincilerin can yoldaşı, eskiden de olduğu gibi, güçlü bir teleobjektife sahip iyi bir kamera. Fakat yakın gelecekte uçan ufak robotlar (Dron) da bu amaca hizmet edebilir. Henüz mikro dronlar pizza kutusu büyüklüğünde olsalar da, gelecekte böcek boyutuna kadar ufalacaklarına hiç şüphe yok.
ABD Savunma Bakanlığı İleri Araştırma Projeleri Ajansı'nın (DARPA) geliştirdiği Hummingbird drone ise yakın gelecekte bu teknolojinin ne kadar büyük yol alacağını gözler önüne seriyor: Motoru, pili ve kamerasıyla birlikte toplamda 19 gram ağırlığında, kanat açıklığı 16 cm ve saatte 18 km hızla hareket edebiliyor, bununla kalmayıp havada "asılı" durabiliyor ve kapıdan girme gibi manevraların üstesinden rahatlıkla gelebiliyor. Robot böceklerle ilgili çalışmalar ise son hız devam ediyor. Bu böcekler sayesinde girilmesi zor ve tehlikeli olan bölgelerde gerekli araştırmalar yapılabilir. Mesela bir deprem ya da maden enkazında bu böcekler ile araştırma yaparak doğrudan ve hızlı şekilde göçük altındaki insanlara ulaşılabilir.
Kameralar ve lensler de büyük bir hızla gelişmeye devam ediyor: İki Amerikan üniversitesi gelecek 5 yıl içerisinde 50 gigapiksel çözünürlüğe sahip kamerayı kullanıma sunmak için çalışıyorlar. Bu kadar yüksek detayla manzara fotoğrafında bir uğur böceğini bile saptamak mümkün diyor araştırmacılar. Böylece bir fotoğrafçı fark etmeden çektiği bir resimde detayları inceleyerek bile bir şeyler yakalayabilir.
Uzak mesafeden parmak izi kopyalama
Güçlü objektifler sayesinde sadece parmak, el, iris, retina ve yüz değil diğer biyometrik özellikler olan vücut boyutu, el izi yapısı, el damar yapısı, el geometrisi, tırnak yatağı şekli, kulak şekli, dudak hareketleri, vücut pozisyonu, yüz ifadeleri ve mimikler de tanımlanabilir.
Uçan kameraların yanı sıra tren istasyonlarındaki, hava alanlarındaki, ev ve işyerlerindeki, sokaklardaki, duraklardaki ve hatta mağaza vitrinlerindeki kameralar hayatımızın neredeyse her anını kayda alıyor. Daha birkaç gün önce A.B.D hükümeti 1 milyar dolar bütçeli bir çalışmanın temelini attı: Tüm ülke çapında çalışacak bir yüz tanımlama sistemi. Saptanan yüzler, parmak izi ve hatta beyin dalgası gibi diğer veritabanlarıyla ilişkilendirilecek. A.B.D Senatörü Al Franken endişelerini şu sözlerle açıklıyor: "Bir kere yüzünüzü tanımladıktan sonra isminizi ve sosyal ağlardaki hesabınızı bulabilirler, hangi sokakta olduğunuzu saptayabilir ve takip edebilirler, bir mağazaya ya da kamu dairesine girdiğiniz anda fotoğrafınızı çekebilir ve hatta bunu bir arkadaşınıza dahi gönderebilirler."
Yüz ve iris tanımlamanın kombinasyonu hali hazırda kimlik tanımlamada kullanılıyor. Sadece bunlar da değil, foto-kameralar çok daha fazla amaçla da kullanılabilir- örneğin, 6 metre mesafeden parmak izleri tespit edilebilir. Alman Federal Kriminal Polis Ofisi (BKA) çalınan parmak izinin latex bir eldiven üzerine kopyalanarak suç mahallinde "sahte deliller" bırakılabileceğini söylüyor. Buna benzer bir olay daha önce Finans Bakanı Wolfgang Schaeuble'ın da başına gelmişti; politik eylemciler birkaç yıl önce bir bardak üzerinden Schaeuble'ın parmak izlerini almış ve magazincilere göndermişti.

Kimlik tanımlama için dinamik özellikler

İnsanların klavye başındaki davranışları da tutarlıdır: Bir grup insan sadece iki parmak ile yazarken, bir diğer grup on parmak ile hızlı ve kesintisiz olarak yazarlar. "Bu sistem sadece kullanıcıyı tanımlamakla kalmaz aynı zamanda anlık zihinsel durumunu da tanımlar" sonucuna ulaşılmış Kanada'da yapılan bir yüksek lisans tezinde. Bahsedilen sistem, kurban keylogger (yazılan kelimelerin kaydını tutan bir program) mağduru olduğu zaman işe yarıyor. Dinamik sistem, kullanıcının yazdıklarının yanı sıra aynı zamanda gözlerinin hareketlerini, kalp sesini ve tabii ki sesini de inceliyor.

Biz ve "dijital biz"



Gerçek hayatımızla ilgili her detay, dijital bir kopyamızı yaratmak için de kullanılabilir. Sanalı gerçeğe yaklaştırmak için çalışmalar her an devam ediyor.
İsviçre Fribourg Üniversitesi'ndeki Avrupa Hukuk Enstitüsü'nün Federal Adalet Ofisi için hazırladığı rapora göre: "Toplanan veriler zaman geçtikçe daha da değerli hale geliyor, teknik gelişmelerle beraber daha fazla veri ve kayıt işlenebiliyor ve birbiriyle ilişkilendirilebiliyor. 'Veri madenciliği' ile farklı veri setlerindeki bilgilere, ayrılmış olmasalar bile, erişilebiliyor." Uzmanlar, raporda belirtilen algoritmaların artık sadece yazıları değil, resimleri, videoları ve ses dosyalarını da inceleyebildiğinin altını çiziyorlar. "Artık daha ilgisiz ve önemsiz gibi gözüken verilerden alınan bilgiler arasında ilişki kurularak gerçeğe yakın kişilik profili yaratma ihtimalimiz var."

Gerçek kişilikli avatarlar

Bir kişi ile ilgili olan hiçbir detay önemsiz değildir. Fribourg'lu araştırmacılar bunu şu sözlerle açıklıyor: "Gelişen veri analiz yetenekleri, veri işlemcilerini daha fazla veri toplamaya itiyor, öte yandan elde edilen bu veriler henüz işe yaramaz gözükse bile gelecekte bu ve bağlantılı veriler üzerinden daha fazla çıkarım yapılabilir."
Ocak ayında CeBIT fuarının başında "CeBIT TrendTalks" yapıldı. Bu konuşmalarda alışkanlıklarımızın, sevdiğimiz ve hoşlanmadığımız şeylerin bir mozaik şeklinde birleştirilip birleştirilemeyeceği tartışıldı. Aslında bu fikir öyle çok da uçuk değil: İnsan avatarların geliştirilmesi için başlatılan projenin adı "Sanal İnsan". Araştırma sonuçlarına göre, bir avatar gerçek bir insanın kişiliğini taklit edebilir, diyor Fransız araştırmacılar. İddialarına göre, gerçek kişinin hareketlerini algılayıp bunu avatara birebir transfer edebiliyorlar. "İfadenin(hareketin) gücünü hesaplayarak kişiselleştirilmiş animasyonlar oluşturabiliriz, böylece izleyici bu ifadeleri sanal insanda gözlemleyebilir." İlgili kişi o an kontrolde olmasa bile animasyon sanal olarak oynamaya devam edebilir. Gelecekte, sanal karakterlerin ek özelliklere, akıcı hareketlere ve iyi bir kontrole sahip olacağı kaçınılmaz.
(Chip)

4 Ekim 2013 Cuma

Psikotronik Çağ: Elektromanyetik silahlar ve zihin kontrolü (Dr. Armen Victorian)

psikotronik çağ
psikotronik çağ


Dr. Armen Victorian

Lobster Magazine`den.


Psikotronik Çağ
Eski Sovyetler Birligi, Bati dünyasinda psikotronik olarak bilinen, enerji biliminde ve psikoenerji teknolojisinde uzun bir programlar tarihine sahipti. Son zamanlara kadar, bu teknolojiyi temellendiren baslangiç çalismalarinin büyük çogunlugu Bati`da yapildi ve Sovyetler Birligi`ne kaçirildi. Yillarca Bati`nin bilimsel toplumu, Moray, Abrams, Hieronymous, Tesla, Dela Warr, Down ve Reich gibi kisilerin çalismalarini önemsemeyerek, Sovyetler`e psikotronik silahlardaki durumlarini pekistirmek için en azindan 30 yillik bir öncelik verdi. Brejnew, 1978 SALT görüsmelerinde, ` insan aklinin kavrayabileceginden daha korkunç ` silahlarin yasaklanmasini önerdiginde Baskan Carter`in önerilen sey hakkinda bir fikri bile yoktu.
Pandora Projesi

Zihin Kontrolü Nedir? - Prof. Dr. Selim Şeker

zihin kontrolü nedir?
zihin kontrolü nedir?


Boğaziçi Üniversitesi Elektromanyetik Bölümü Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Selim Şeker: "İnsan beynindeki noktalar arasında öyle yerler var ki, bunların uyarılması durumunda kişi, adam bile öldürebilir. Yine aynı yöntemle kişiye uzak bir mesafeden kalp krizi geçirtilebilir."

ABD ve Rusya'nın, 1950'den bu yana üzerinde çalıştığı, insanları istendiği gibi yönlendirmeye yarayan beyin kontrol silahının, 1970'li yıllarda Türkiye üzerinde kullandığı iddia edildi.

Bu iddiaya göre, 5.000 insanımızı kaybettiğimiz, insanın ideolojisi uğruna annesini, kardeşini veya en yakınını öldürmekten çekinmediği sağ-sol çatışmasının arkasında, beyin kontrol silahı olduğu ileri sürülüyor.

Çip veya beyne sokulmuş elektrotlara ihtiyaç duyulmadan insan beyninin kontrol altına alınması anlamına gelen beyin kontrol silahı, uzmanlara göre, verilen telkinlerle İstenildiğinde insanı terörist haline sokabiliyor. İnsana, ruhsal ve bedensel acı yaşatabilen bu sistemin, 1980 öncesi Türkiye üzerinde kullanıldığı iddiası ise dehşet verici...

Ciddiye alınması gereken bu kuramı ileri süren isim ise, bu alanda uzmanlaşmış Emekli Kurmay.Albay Baha Kadıoğlu... Kadıoğlu, Silahlı Kuvvetler Dergisi'nde yayımlanan bir makalesinde, konuyla ilgili olarak şu ifadeleri kullanıyor: "Türkiye, 1970'li yıllar içinde beyin kontrol yöntemlerinin harp şeklinde uygulandığı ve bunun korkunç kâbusunun yaşandığı bir ülke olmuştur."

Bu görünmez harbin gelecek yıllarda da devam edeceğine dikkat çeken Kadıoğlu, "Bu harbin yalnızca fizikî tedbirlerle önlenmesi mümkün görülmemektedir. Alınacak tedbirleri öğrenmek için en kısa zamanda parapsikolojik çalışmalara girmek mecburiyetindeyiz." uyarısında bulunuyor. Aksi halde, bu tür müdahalelere maruz kalınabileceğini söylüyor.

CIA ve MOSSAD, Beyin Kontrolüne Büyük Önem Veriyor

Bu güne değin en çok tıklanılanlar